“20.metre.sonra.sağa.dönün.”
Dönemedim. Son anda gördüm. Geciktim. Görmedim. Sağa dönülmez tabelası vardı. İnşaat vardı. Bir araba tam da sokağın girişinde öylece rahatça park etmiş duruyordu. Geçemedim.
Dönemedim.
Makinede sessizlik…Ve aniden:
“Rota. Yeniden. Oluşturuldu.”
Belki daha fazla sürecek yolculuk. Belki daha geç varacağım hedefime.
Kıvrımlar artacak yolumun üzerinde. Biraz trafiğe gireceğim.
Olsun.
Rota yeniden oluşturuldu.
Senin de içini rahatlatmıyor mu?
Hayatın içinde de rotalar an be an yeniden oluşturuluyor.
Hedefine gittiğin yolda “engel” dediklerinle karşılaştığında, her seferinde yeni yollar, yeni seçenekler sunuluyor önüne.
Kendimiz tarafından.
Hepimizi zaman zaman çıkmazda hissettiren şey aslında “başka seçeneğimizin olmadığını” düşünmemiz değil mi zihinlerimizde? Halbuki biz, bütünümüzde, ruhumuzda, kalbimizde, zihnimizde ve bedenimizde, bütün yolları, bütün seçenekleri barındırıyoruz.
Bütünsel bir yaşam koçu şu inançla başlar kişinin kendi yolculuğunda ona eşlik etmeye: “Önünde sonsuz seçenek var ve sen bunu özünde bilirsin”. Onu yönlendirmeden, bu inancını empoze etmeden, sadece güçlü sorularıyla, kişinin kendi rotalarını kendi kendine yeniden oluşturmasına ve bunun farkına varmasına tanıklık eder.
Ve aslında, yolculuk bitip de hedefe varıldığında, çoğu zaman sadece sonuçtan değil, gidiş yolundan da puan toplanır:
“Rota yeniden oluşturulduğunda” yepyeni sokaklara dalıverir birden insan.
Konfor alanından, bildiği, belki de ona gösterilen ya da onun sadece yüzeyde gördüğü, o ilk - en basit, en rahat- seçenekten uzaklaşır. Başta rahatsız olur. Telaşa düşer.
Ve derken..
… ilkbahar gelmeden pembe çiçeklerini açmış bir ağacın altından geçtiğini fark edersin.
O akşam değil miydi aşık olup evlendiğin adamla karşılaştığı an, hani, bir arkadaşınla biten bir ilişkinin hakkında konuşmak için gittiğin o kafede?
… ve eski bir konağın cumbasından bir çocuğu görürsün sokağı seyrederken, sana gülümser.
O gün değil miydi, işten çıkartılmıştın, tüm dünya sanki sana karşı gibi hissederken, kendi firmanı kurmanı sağlayacak o arkadaşınla karşılaşmıştın sokakta, tam 20 yıl sonra?
… bir de yeni bir fırın açılmıştır köşede, mis gibi Ramazan pidesinin kokusu iştahını açar. Sağa çeker, 2-3 tane alırsın, evdekilerle paylaşmayı istersin birden.
Üç sene önce temmuz muydu neydi, hani hiç planda yokken ve sen bir şirkette, ruhunu doyurmamasına alıştığın işinden, sen ve aç ruhun bezmiş yürürken dalgın dalgın, seni ülkenin en aranılan sanatçısı olmana sebep olan o afişi görüp başvurmuştun o fotoğraf yarışmasına?
Peki bunlar sadece bir tesadüf mü?
Sen o adama o gün bakmasaydın, ona aşık olur muydun?
Sen o arkadaşına ortak olarak şans vermeseydin, kendi firmanı kurar mıydın?
O gün o afişi fark edip başvurmasaydın, bugün ruhunu doyuruyor olur muydun?
Hepimizi zaman zaman bunaltan, seçeneklerimizin tek olduğu yanılgısıdır.
Seçeneklerimiz sonsuzdur.
Ve biz birinden gitmediğimizde,
“Rota, mutlaka, başka bakış açılarını da fark edebildiğimizde, yine kendimiz tarafından, yeniden oluşturulur.”
Ve mutluluk, huzur, heyecan, güvende hissetmek, neresi olursa olsun, biz, gideceğimiz yere mutlaka varırız.
Bir değil, birçok yoldan.
Ve bir de…
Gidiş yol (lar)ından mutlaka puan toplarız.
Sevgi ile
Zeynep Balaban (PCC)
Lider ve Takım Koçu
Spiral Dinamikler Uygulayıcısı
Comments